manastırlı hilmi beye 5.mektup * - kıyılar mutedil açıklar kaba dalgalı

manastırlı hilmi beye 5.mektup *





rasimpaşa yokuşunda tuzla buzun kaynaştığı safhadayız
kemiklerimiz sağlam çok şükür 
lakin hislerimiz un ufak bu yeni dünya düzeninde hilmi bey
herkesin büyük yanılgıları olmuştur şu hayatta. 
benim en büyük yanılgım; hayatın döngüsünü yazarak kırabileceğimi sanmamdı fakat
kayboldum hilmi bey
haritada dahi bulunamayan bir kasaba gibiyim bugünlerde
bilmezmiş gibi yine de soruyorlar
bir kısım kamu ve özel teşebbüs binalarında
-kimsin sen?
cevap veremiyorum. donup kalıyorum ilk şaşkınlıkta.
neden sonra ;
-belki bir teoman şarkısıyım diyorum içtenlikle. havaalanında kaybolan bavulu gibi hani.
paramparça yani
inanmıyorlar
-o vakit belden aşağısı kırık bir tuborg şişesiyim moda parkında. 
kimsesiz ve kırık.
üstümü arıyorlar telaşla
-durun bir dakika!  belki de, bir ayfer tunç öyküsünde benliğini arayan bir adamın hikayesiyim diyorum heyecanla.
bu sefer yere yatırıyorlar palas pandıras
-ama ve belki de abidin dino'nun çizdiği bir resim. mesela mutsuzluğun resmiyim diyorum.
o vakit işte serbest bırakıyorlar
bilmiyorlar hilmi bey
bilmiyorlar
pazar günleri eskisi gibi canımı sıkmıyor artık 
direnmiyorum zira
teslim oldum diyebilirim
mutlu değilim ama mutsuz da değilim
kabullendim çünkü
bindik bir alamete gidiyoruz hilmi bey

güneş istanbul'da kar topluyor 
adımlarımız küçük ve hesaplı şimdi
bahariye'de
şeker pembesi saçlı genç kadınlar
az şekerli kahve keyfinde 
ciğerlerinde bir nikotin bayramı 
çünkü bugün günlerden pazar, aylardan kış
istanbul'da on yılın en karlı pazarı
oysa güneşli pazartesiler'i özlüyor insan 
santa olmak içten değil böyle havalarda
yahut jose olup kadıköy'den bir şehir hatları vapuru kaçırmak martılarla 
ama işte ziverbeyde kar yeniden başladı 
açız eksi üç derecede
martılar ekmek, ademoğlu instagram ve selfie derdinde
sahi izah etmeli!
instagram ne, selfie kim?
senden sonra dünya çok fazla döndü hilmi bey
şimdilerde ne amerika, ne de rusya insanlığın belası düşün ki 
birinci sigarası paketi büyüklüğünde 
avuç içi kadar mutluluk 
zeki müren'i bize, bizi zeki müren'e gösteriyor
insanlık onunla yatıp onunla kalkıyor
akıllı telefon diyorlar adına 
rocky serisi gibi birden yediye kadar model model 
sekiz ve dokuzu da çıkacak diyorlar
rocky halbuki altıda kalmıştı
kablosu yok, birinci paketi kadar 
kim ne içmiş, ne çıkarmış, beşiktaş kaç gol atmış, amerika ve israil kaç masumu öldürmüş
yukarıdan aşağıya, soldan sağa
dünya elinin altında
karılar kocalarını, kocalar karılarını bırakıp bu cihazlarla yaşıyorlar artık yedi gün
yirmi dört saat, dört mevsim
yalan yok şimdi ben de sana böyle bir cihazdan yazıyorum bu mektubu çünkü
biz bu haltı yedik hilmi bey
biz bu haltı yedik
ama ben eski günleri
ben babamı çok özlüyorum hilmi bey
bir soluk fotoğrafta soğuk ve sigara kokulu sesini duyar gibiyim
babamı diyorum
çok özlüyorum hilmi bey
gülay'ı dinledikçe babamı daha çok
duyuyor musun hilmi bey?
.
* manastırlı hilmi beye mektuplar - ömer edip cansever
.
.
gülay - beni verme ellere