bi kaç cümle yazmak istedi canım bugün* - kıyılar mutedil açıklar kaba dalgalı

bi kaç cümle yazmak istedi canım bugün*

bazen tek derdi ısınan havalarda apartman bahçesine inip lak lak etmek olan ablaları kıskanıyorum.
yeminle.
az önce yine bir apartmadan apartmana muhabbetine kulak misafiri oldum.

-ayçanım yaz geldi artık
-hı hıı
-bahçeye ne zaman çıkıyoruz
-böyle devam ederse yarın çıkarız bedianım
........

benim derdime bak ablaların derdine bak.
reva mı?

iddaa kuponum yine yattı. dokuz maçın yedisini bilip ikisini bilememek koymuyor da. yarın iş var ya yine. işte o çok kötü koyuyor usta.
havalarda böyle güzel gidince içim kıyılıyor. yarını düşünmekten bugüne odaklanamıyourm şerefsizim. kate-leopold filminde ne diyordu meg ryan abla?
-pazarları işe başlamdan önceki son gün. böylece zehirlenmiş oluyor..

işbuyüzden ortalama türk insanının yaptığını yaptım ben de. geç vakit kalktım öğle üzeri kahvaltı yaptım. balkonda eşofmanlarımla biraz gazete okudum. patateees-soğannn taptazeee diye bağıran sokak esnafını izledim biraz. dar sokakta telaşlı adımlarla yürüyen bir kaç yaşlı insana baktım. sonra ayaklarım açılsın ve biraz daha insan göreyim diye köşedeki süpermarkete gittim. kedilere ekmek verdim. caddede gereksiz yere kornaya basan minibüs şoförüne küfür ettim falan. eve geldim.
ama hofff.
pazardı yine. sanki her gün pazardı. 
film film diye beynimin zarını gagalayan isyan kargalarını bi siktirin amk deyip değişik bir şey yapayım lan bu pazar da deyip tozlanmaya yüz tutmuş bir kaç tabloyu bulup çıkardım kitaplığın üzerinden.
bir çift güvercin, beyaz papatyalar arasına saklanmış kırmızı bir gitar ve lisans diplomamdan mütevellit üç adet tozlu çerçeveyi önce bi güzel sildim. sonra tek tek duvara monte edemedim.
çünkü tabloları unuttuğum gibi. sakar olduğumu da unutmuşum. ikinci çekiç darbesini çivinin başı yerine sağ el baş parmağına denk getirdim. çünkü solağım ben. iyi ki sağlak olmamışım!
bugüne kadar benle dalga geçtiklerine boşuna üzülmüşüm okuldaki salak arkadaşlarımın. o zaman tabi kibir, marjinallik, ben farklıyım, zekiyim, süper kahramanım tiradlarını bilmiyorduk. çocuktuk. önce sola sonra sağa sonra bir kez daha sola bakıp kaldırımdan kaldırımdan okula gidip geliyorduk.
solaklar zeki olurmuş! bir de sakar...

neyse  merak edilecek bir şey yok. biraz morluk biraz karalık ve bir kuple sızı ve buz tedavisi ile yaşıyorum ve yazabiliyorum şu an.
ama işte artık eskisi gibi tat vermiyor bazı şeyler. hatta çoğu şey.
misal son bir yılımın en muhteşem dizisi geym of tronsu bile sürüne sürüne izliyorum. millet heyecanla beşinci bölümü bekliyor. ben üçüncü sezon üçüncü bölümün ikinci partımda kapattım.
yazıyorum.
lakin hala vazgeçmediğim, dinlemeye doyamadığım utanmasam telefonumun cıngıl müziği yapacağım o giriş müziği nasıl güzel bir şey usta. acaba sadece ben mi hastayım bu müziğe?
kimseden duymadım görmedim okumadım daha. tamam asosyal olabilirm biraz ama.
yok böyle bir müzik. ben burdan atlarım usta!