özlemek bâki - kıyılar mutedil açıklar kaba dalgalı

özlemek bâki

otobüs kokuyor. otobüs ağır, kalabalık ve tıknaz
hem soğuk camlarına eskisi gibi yaslanıp uyunmuyor da.  çünkü beş on santimlik mesafe koymuşlar camla koltuklar arasına. ama iki koltuk arası mesafesi eskiden olduğu gibi bacaklara kramp sokacak cinsten sinsice ve adice tasarlanmış. üç beş yolcu fazla almak için hep. kızmıyorum ama artık bu şark kurnazlıklarına. hangimiz iyi ve doğruyuz ki. herkes bir şeye birilerine kötülük yapıyor. iyilik yap iyilik bul diye ecnebi bir film vardı çok eskilerden. şimdi kötülük yapıyor kötülük buluyoruz karşılığında. dert etmiyorum bu yüzden. sadece düşünüyorum bazen ben ne ara bu kadar kötü oldum ben diye. hepsi bu.
sonra acıkan karnımı düşünüyorum. bugün sanki biraz daha fazla.
gözlüklü bi kız oturdu yanıma ilkin. şöyle beş on durak sonra bi adama yer verdi. neden sonra bakma ihtiyacı hissettim. sağıma dönüp şöyle bir süzdüm adamı. çok da yaşlı değil.  ben olsam vermezdim yerimi.
iyilik yap iyilik bul mu demiştik. ne alaka. ama kızımız iğne atsan yere düşmeyecek otobüste bir boş koltuk daha buldu. bana ilginç geldi.çünkü onu da dört durak sonra cadaloz bi orta yaş kadınına verdi. ben olsam ona da yer vermezdim
peri falan sanıyor kendini sanırım
bu cumartesi hoyratlıgında değer mi be kızım
bence değmez bu insancıklara
solumdaki camı da açtım ohh püfür püfür. çünkü üzerlerine sinmiş iğrenç sigara kokularıyla katar katar geliyorlar.
midem iyice kazınmaya başladı halikarnas caddesinin girişinde
yirmi dakikaya varırsak iyi bu trafik ve açlıkta
newyork gibi buradaki trafik artık. bütün ülkenin araçları birlik olmuş  tahran caddesine inmeye meyilli sanki bugün. bu arada ahmet kaya hepsi yalanmış diyor damardan damardan ve açık camdan sıcak otobüsümüze giren soğuk öyle güzel çarptı ki şimdi suratıma ne açlık kaldı ne dünya derdi şerefsizim
özlemek baki ama.
.